Rekabet değil huzur lazım

Müjde Işıl- Son dönemde usta sinemacılarımız için aynı tanımı kullanıyoruz: ‘Tanıdık ama yeni’. Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne”si tanıdıktı ama dördüncü duvarı yıkışı ile yenilik de içeriyordu. Zeki Demirkubuz’un “Hayat”ı da bilindik ama içerdiği umut ile yeniydi. Reha Erdem’in yeni filmi “Neandria” da yönetmenin ‘doğa(l) dili’nin devamı olmakla birlikte güncel, genç bir bakış içeriyor. Bir yandan “Kosmos”, “Beş Vakit” gibi filmlerinin dinamiklerini hatırlatırken karakterleri, çevre konusundaki vurgusu ve çekim tekniğiyle genç sinemaseverlerin dinamizmine yakın duruyor.

Antik Neandria kentinin yakınındaki köyde annesiyle yaşayan ve atletizm yarışlarına hazırlanan Suna’yı merkezine alıyor film. Adı ‘Genç erkeğin yurdu’ anlamına gelen kentin, genç bir kadının hedeflerine mekân olması dikkat çekici. Suna’nın duruşu, Erdem’in sinema duruşunu yansıtıyor sanki. Suna koşmayı, koşarken yaşadığı toprakla adımlarının hemhâl olmasını seviyor; yarışmayı, rekabeti değil. Erdem, Suna’nın kendi istekleri ve kendinden beklenenler arasındaki sıkışmışlığını anlatırken Ayşegül Kopartan’ın hayat verdiği, sosyal medya meraklısı küçük Filiz ve Izzy’nin canlandırdığı Mako vasıtasıyla farklı karakterlerle de gençlerin toplumda kendilerini ifade etme isteklerine vurgu yapıyor. Erdem bunun için cep telefonu kaydı, müzik klibi estetiği gibi alışılmış tarzının dışında tercihler kullanıyor. Karakterlerin, diğer filmlerinden çok daha konuşkan olması da filmin farklılıklarından. Doğanın ritmiyle insan hayatını eşitlemeyi seven Erdem, özellikle İmam karakteri ile sinemasındaki en ilginç tiplemelerden birini yaratırken aynı zamanda (ve bazen seyirciyi güldürecek kadar) kitabi ve yapay diyaloglara yer açıyor. Nuri Bilge Ceylan’ın daha konuşkan filmler yapması gibi Erdem de hissettirmekten ziyade tercihini söylemekten yana kullanıyor “Neandria”da. Bu tercihler oyunculuklara da yansıyor. İmam’ı canlandıran Ahmet Rıfat Sungar ve divane Gökçe rolündeki Nihal Yalçın potansiyellerinin gerisinde kalırken Suna’yı canlandıran Deniz İlhan doğallığıyla öne çıkıyor. ‘Keşke rolü daha uzun olsaydı’ dedirten Tanıl Bora’nın çizdiği spor hocası, gençlerin sıkışmışlıkları ve filmin, tarihin ve doğanın korunmasına dair tavrı, Erdem’in güncel tartışmalara verdiği cevap niteliği taşıyor.

Ekolojik sürdürülebilir film

* Çekimlerde jeneratör yerine şarj edilebilir LED ışıklar kullanıldı. Bu sayede altı haftalık çekim sürecinde yaklaşık 3 bin 600 litre mazot tasarrufu yapıldı. 

* Pet şişe yerine yeniden kullanılabilir mataralar kullanıldı. 35 kişilik ekip yaklaşık 7 bin 200 pet şişeden tasarruf etmiş oldu.

* Bardak, tabak, çatal-bıçak gibi kullan-at hiçbir ürün kullanılmadı.

* Yemek malzemeleri, çekim yapılan Çanakkale’nin Kayacık Köyü ve çevre köylerden, yerel üreticilerden sağlandı.

* Yemek atıkları hayvanlara verildi. Hayvanlara verilemeyecek atıklar konteynerlerde geri dönüştürülmek üzere ayrıştırıldı.

* Çekim esnasında doğal dokunun bozulmaması özen gösterildi. Kullanılan tüm kostümler köy halkına bağışlandı.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top